
Yüzyılların tarihini barındıran Pergamon Amfitiyatrosu, ihtişam, yenilikçilik ve kaçınılmaz çöküşün hikâyesini gözler önüne seriyor. Bir zamanlar 15.000 kişilik kapasitesiyle Roma’nın görkeminin bir simgesi olan bu olağanüstü yapı, modern arkeolojik araştırmalar sayesinde gün yüzüne çıkarılarak, zamanın tozu altında uzun süredir gizli kalmış sırlarını ortaya koymaktadır.
Bilimsel Araştırmalar ve Yöntemler
Pergamon Amfitiyatrosu (Şekil 1), Anadolu’da bilinen dört amfitiyatrodan biridir; diğerleri Kyzikos (Balıkesir-Erdek-Balkız), Anazarbos (Adana-Kozan-Dilekkaya) ve Mastaura’da (Aydın-Nazilli, Bozkurt ile Eycelli arasında) yer almaktadır. 2019–2021 yılları arasında, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün (DAI-Istanbul) Pergamon Kazısı ile Berlin Teknik Üniversitesi’nden bir ekip tarafından, ‘TransPergMicro’ (The Transformation of the Pergamon Micro-Region between the Hellenistic and the Roman Imperial Period) projesinin bir alt projesi olarak, detaylı saha çalışmaları yürütülmüştür. Yazarın kısa süre önce tamamladığı doktora çalışmasıyla birlikte, bu olağanüstü yapıya ilişkin yeni bilgilere ulaşılmış; yapı, hem ihtişamı hem de çöküşü yansıtan çok katmanlı tarihsel bir dönüşümün simgesi olarak ele alınmıştır.
Uzmanlardan oluşan bir ekip tarafından yürütülen çalışmalarda, Pergamon Amfitiyatrosu’nda mimari belgelenme ve arkeolojik kazılar gerçekleştirilmiştir. Bu süreç, fiziksel coğrafya, antropoloji, nümizmatik, epigrafi ve jeofizik gibi farklı disiplinlerden uzmanların katkısıyla desteklenmiş ve böylece kapsamlı bir disiplinler arası araştırma projesi ortaya konmuştur. Yapıya ait tüm mimari kalıntılar, fotogrametri temelli bir sistem aracılığıyla yüksek hassasiyetle belgelenmiş ve bu doğrultuda amfitiyatronun doğru bir üç boyutlu modeli oluşturulmuştur (Şekil 2–3). Söz konusu çalışmaların bulguları ile diğer araştırma verilerinin, ileride yayımlanacak kapsamlı bir çalışmada bir araya getirilmesi planlanmaktadır.


Kazılar sonucunda elde edilen seramik materyal, Patricia Kögler tarafından incelenmiş olup, M.Ö. 3. yüzyıldan M.S. 4. yüzyıla kadar tarihlenmektedir. Özellikle M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda alanın yoğun şekilde kullanıldığını gösteren bu buluntular, bölgenin Helenistik dönemde iskân edildiğini ve Roma İmparatorluk Dönemi’nde önemli ölçüde etkinlik gösterdiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, kazılarda bulunan birkaç bronz sikke, Jérémie Chameroy tarafından analiz edilmiş ve bu veriler, amfitiyatronun erken İmparatorluk döneminden en az M.S. 4. yüzyıl sonlarına kadar kullanıldığını göstermektedir. Bunlara ek olarak, arenadaki bir arkeolojik sondajdan ele geçirilen ve ön değerlendirmesi Wolf-Rüdiger Teegen tarafından yapılan bir eşeğe (Equus asinus L.) ait kemikler, yapının özgün işlevini yitirmesinin ardından olası kullanım biçimlerine dair ipuçları sunmaktadır.
İnşaat Süreci ve Yapısal Özellikler
Araştırmalar, Pergamon Amfitiyatrosu’nun sekiz aşamadan oluşan bir inşa süreciyle inşa edildiğini ortaya koymuştur. Bu bulgu, bu anıtsal yapı ile çevresi arasındaki sosyal ve ekolojik etkileşimlere dair önemli bilgiler sunmaktadır. Ayrıca, yapı malzemelerine yönelik gerçekleştirilen hacim hesabı analizleri, bu ölçekteki bir anıtsal yapının inşasının çevresel etkilerine ilişkin kayda değer veriler ortaya koymuştur (Şekil 4).
Arena çapı yaklaşık 38 m, amfitiyatro çapı ise yaklaşık 133 m olan yapı, yaklaşık 15.000 seyirci kapasitesine sahip olup M.S. 2. yüzyılda inşa edilmiş ve büyük olasılıkla M.S. 4. yüzyılın başlarına kadar aktif kullanımda kalmıştır. Bu dönemden itibaren, amfitiyatro özgün işlevini kademeli olarak yitirmiş ve sistematik bir şekilde yapı elemanlarının sökümü sürecine girmiştir. Bu elemanlar, diğer yapılarda yeniden kullanılmak üzere kaldırılmış; sonrasında ise yapı, günümüze kadar süregelen uzun süreli bir doğal tahribat sürecine girmiştir.

Mimari Özellikler ve Konum
Bilinen çoğu amfitiyatrodan farklı olarak, Pergamon Amfitiyatrosu mükemmel dairesel bir plana sahiptir. Bu özgün geometrik formun temel nedeni, yapının iki yamacın en verimli şekilde kullanılabildiği stratejik bir konumda yer almasıdır. Ayrıca, yapı malzemelerinden tasarruf sağlamak ve inşaat maliyetlerini azaltmak gibi unsurlar da bu tasarım tercihini desteklemiştir (Şekil 5).
Bununla birlikte, Felix Pirson’un 2017 yılında yayımladığı bir gözlemine göre (Pirson 2017), antik stadyum veya circus ve tiyatro yapıları ve Musalla Mezarlık Tepesi’nde yer alan Roma İmparatorluk konutları, amfitiyatroyla birlikte, Palatin Tepesi çevresinde konumlanmış Roma İmparatorluk merkeziyle bilinçli bir benzerlik kuracak şekilde bir mimari bütünlük oluşturmuş olabilir. Bu düzenleme, Pergamon’un Roma kentsel modellerini benimseme ya da öykünme yönündeki eğilimini ortaya koymaktadır.

Naumachia Olasılığı
Pergamon Amfitiyatrosu’nun en dikkat çekici yönlerinden biri, Naumachia (deniz savaşı gösterileri) etkinliklerine ev sahipliği yapmış olabileceği ihtimalidir. 2019 ve 2021 yıllarında fiziksel coğrafya ekibi tarafından yürütülen ön araştırmalar (Becker ve diğerleri 2024), amfitiyatroda büyük ve ani su hareketlerinin meydana geldiğini ortaya koymuştur. Ancak, bu jeomorfodinamik olayların yapının hâlâ kullanımda olduğu dönemde mi yoksa terk edilmesinin ardından mı gerçekleştiği belirsizliğini korumaktadır. Bu durum, arenadaki su hareketlerinin zamanlamasının kesin biçimde belirlenmesini güçleştirmektedir. Pandemi, diğer dış etkenler ve arenadan geçen aktif bir akarsuyun varlığı nedeniyle proje kapsamında yalnızca sınırlı kazı çalışmaları gerçekleştirilebilmiş; bu nedenle, naumachia olasılığı henüz kesin biçimde doğrulanamamıştır.
Saha Çalışmalarında Yer Alan Ekip Üyeleri ve Projeyi Destekleyen Araştırmacılar
Thekla Schulz-Brize, Felix Pirson, Turgut Saner, Heinz-Jürgen Beste Mehmet Ali Akdemir, Onur Akkuş, Polat Akkuş, Havva Aslan, Adnan Ateş, Fabian Becker, Marco Blechschmidt, Ali Canıben, Fatih Cambaz, Jérémie Chameroy, Ayşe Çelebi, Fikri Dere, Camillo Dimai, Felix Ehmer, Emre Ekşili, Ercan Erkul und sein Team, Nazan Çisem Ergün, Peter Gebhardt, Léa Geisler, İlknur Gül, Gökhan Günay, Adriana Günzel, Patricia Kögler, Paula Michalski, Sara Monz, Jana Schander, Joshua Simonis, İbrahim Susamcıoğlu, Kemal Şamdan, İlayda Şahin, Mirko Stöwe, Wolf-Rüdiger Teegen, Tutku Topal, Murat Tozan, Aybüke Tuğlu, Sebahattin Tunçkol, Mehmet Tüzel, Özcan Uysal, Veli Uysal, Yunus Uysal, Victor Walser, Daniel Weisbrich, Selehattin Yıldırım.
Kaynaklar
Becker ve diğerleri 2024
Becker – X. Yang – M. Doğan – B. Schütt, The Socio-Ecological Model of the Pergamon Micro-Region from a Geoarchaeological Perspective. How to integrate geomorphodynamics? in: Micro-Regions as Spaces of Socio-Ecological Interaction, 1st Milestone Workshop of the Project »The Transformation of the Pergamon Micro- Region between the Hellenistic and the Roman Imperial Period« Istanbul 11–12 March 2022, Deutsches Archäologisches Institut Tagungen und Kongresse 3 (Istanbul 2024) 133–144.
Pirson 2017
Pirson, Die Siedlungsgeschichte Pergamons. Überblick und kritische Revision. Mit einem Appendix von Anneke Keweloh-Kaletta, Istanbuler Mitteilungen 67, 2017, 43–130.